02 Eylül 2022, 23:55 tarihinde eklendi

Danıştay’ın değişen görüşleri (2): Miktar içeren ama fiyatı gelecekte belli olacak sözleşmeler için cari fiyat üzerinden damga vergisi hesaplanmalıdır

Danıştay’ın değişen görüşleri (2): Miktar içeren ama fiyatı gelecekte belli olacak sözleşmeler için cari fiyat üzerinden damga vergisi hesaplanmalıdır

Geçtiğimiz hafta başladığım yazı dizime bu hafta da devam ediyorum. Bu haftaki yazımda da Danıştay’ın son dönemde yaptığı önemli görüş değişiklerinin bir diğerinden bahsetmek istiyorum.


Danıştay uygulamada daha çok doğalgaz satış sözleşmelerinde karşımıza çıkan ancak gerekçeleri diğer konulara uygulandığında önemli sonuçlar yaratabilecek bir konuda içtihat değişikliğine gitti.

Çok kıymetli üstadım Mehmet Maç bu konuyla ilgili Vergi Dünyası Dergisinin Nisan 2022 sayısında harika bir makale kaleme aldı. Bu yazıda konu tüm detaylarıyla ele alınıyor. Okumayanlar için makalenin linkini aşağıda paylaşıyor ve mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum.

https://www.denet.com.tr/vergi/dosyalar/duyurular/DUYURU036.422.pdf

Ben bu yazımda daha çok bu içtihat değişikliğinin uygulamada yaratacağı sonuçlara dikkat çekmek istiyorum.

Bunun öncesinde çok kısa şekilde konudan genel olarak bahsetmeyi faydalı buluyorum.

Damga vergisinde belli para kavramı

Bilindiği gibi, belli parayı ihtiva eden sözleşmeler binde 9,48 oranında damga vergisine tabi bulunuyor.

Belli para teriminin tanımı ise Kanunun 10 uncu maddesinde yapılıyor: “Belli para terimi, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade eder.”

İdari ve kazai uygulamalarda genel kabul gören anlayışa göre, belli para terimi sözleşmeye bağlanan işlem bedelini, yani sözleşmede tarafların borcunu/alacağını oluşturan/oluşturacak tutar olarak kabul ediliyor.

Buna göre, işlem bedelinin sözleşmede açıkça belirtilmiş olması veya bu bedelin matematiksel olarak hesaplanmasına olanak sağlayan rakamların sözleşmede, eklerinde veya atıf yapılan diğer kağıtlarda yer almış bulunması halinde damga vergisi hesabına konu belli bir paranın varlığından söz ediliyor.

 Danıştay’ın eski görüşü

Danıştay, belli para ifadesini uzun süredir sözleşmenin imzalandığı (damga vergisini doğuran olayın meydana geldiği) an itibariyle kesin olarak hesaplanabilen tutar olarak kabul etmekteydi.  

Buna göre, bir sözleşmede miktar belli olmakla birlikte birim fiyat imza tarihi itibariyle belli değilse veya birim fiyat için dönem içerisinde değişkenlik gösteren belli bir fiyat tarifesi esas alınıyor ise, Danıştay bu sözleşmelerin belli para ihtiva etmediğini düşünüyordu. Sözleşme imzası sırasında kağıtlarda yer almayan, üstelik zamana ve miktara göre değişebilecek bazı matematiksel hesaplamalar sonucu bulunacak değerin, Kanunun aradığı anlamda belli para olarak kabulünün mümkün olmadığı görüşündeydi.

Nitekim, Danıştay Dokuzuncu Dairesi azami çekiş miktarı içermekle birlikte kesin birim fiyat içermeyen ve uygulanacak birim fiyat için dönem içerisinde değişkenlik gösteren doğalgaz satış fiyat tarifesine atıf yapılan bir sözleşme için 18.2.2016 tarihli ve E. 2013/1039 K. 2016/569 sayılı Kararında bu görüşünü ifade etmişti.

Aynı şekilde, yine aynı Daire, kesin birim fiyat içermeyen ancak akaryakıt bayilerince sözleşme süresince satın alınması taahhüt edilen akaryakıt, LPG ve madeni yağ miktarlarının bulunduğu bir sözleşme için mükellef kurumun bayilerine uyguladığı depo çıkış fiyatları esas alınarak yapılan belli para hesabını uygun bulan ilk derece mahkemesi kararını 2.4.2018 tarihli ve E. 2018/1013 K. 2018/2006 sayılı Kararıyla bozmuştu.

Danıştay’ın yeni görüşü

Danıştay Dokuzuncu Dairesi, yine birim fiyat olarak doğal gaz toptan satış fiyat tarifesine atıf yapılan bir doğalgaz satış sözleşmesini içeren olayda, 6.10.2021 tarihli ve E. 2019/1824 K. 2021/4453 sayılı Kararıyla bu görüşünü değiştirmiştir. Üstelik bu kararının gerekçesinde, bu konudaki yerleşik içtihatını değiştirdiğini açıkça ifade etmiştir.

Dairenin önüne gelen olayda ilk derece vergi mahkemesianılan sözleşmede, davacı şirket tarafından fiili çekişi yapılacak veya satın alınacak doğal gazın satış fiyatının BOTAŞ'ın resmi internet sitesinde yayınlanan "doğal gaz toptan satış fiyat tarifesi"nde yer alan fiyat olarak belirlendiği, dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının aylar içerisinde nasıl bir seyir göstereceğinin önceden belirlenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından protokol tarihi itibarıyla sözleşme bedelinin belirlenmesine imkan olmadığı, ayrıca söz konusu protokolle azami doğalgaz çekiş miktarına 55.000.000 Sm3 ilave edilmiş olmakla birlikte, protokolün imzalandığı tarihte ilgili aylarda fiili olarak ne kadar doğalgaz çekişi yapılacağı da bilinmediği, bu durumda vergiye tabi kağıttaki rakamların, bu kağıtta yer almayan, üstelik zamana ve miktara göre değişebilecek bazı matematiksel hesaplamalar sonucunda bulunacak değerin, yasanın aradığı anlamda belli para olarak kabulü mümkün bulunmadığından, söz konusu protokolün nispi damga vergisine tabi olduğu belirtilerek tahakkuk ettirilen dava konusu damga vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ödenen damga vergisinin faiziyle birlikte iadesine karar vermiştir.

Bölge İdare Mahkemesi de ilk derece mahkemesinin bu kararını aynen onamıştır.

Anılan Daire ise, “aynı konuya ilişkin daha önceki Dairemiz kararlarında kağıtta yer almayan, üstelik zamana ve miktara göre değişebilecek bazı matematiksel hesaplamalar sonucunda bulunacak değerin belli para olarak kabul edilemeyeceği yolunda kararlar verilmiş ise de; Dairemizin tüm üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda bu konuda içtihat değişikliğine gidilmiş olup, anılan toplantıda söz konusu sözleşmelerde şirket tarafından çekişi öngörülen doğalgaz miktarının sözleşmenin 4. maddesinin 1. fıkrasında; çekilecek doğalgaz için uygulanacak birim fiyatın da sözleşmenin 7. maddesinde belirtildiği dolayısıyla sözleşmenin içerdiği bedelin çekişi öngörülen doğalgaz miktarı ile fiyatın çarpılması sonucu bulunabileceğinden, davacılar tarafından da bu basit matematiksel hesaplamanın sözleşmelerde yazılı rakamların dikkate alınması suretiyle yapılarak bu tutar üzerinden damga vergisinin beyan edildiği görüldüğünden, anılan kağıdın belli para içerdiğine ve bu tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulmasının kanuna uygun olduğuna, imzalandığı tarih itibarıyla hesaplanabilir belli parayı içeren sözleşmede öngörülen asgari veya azami tutar üzerinden doğalgaz çekişinin yapılıp yapılmamasının, damga vergisine konu sözleşmenin belli para ihtiva etmesi hususuna etkisinin olmayacağına karar verilmiştir.

...Bu durumda; davacı tarafından imzalandığı tarihte sözleşmenin içerdiği bedel; çekişi öngörülen doğalgaz miktarı ile fiyatın çarpılması sonucu bulunabileceğinden, anılan kağıdın belli para içerdiği açık olup, bu tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulmasında kanuna aykırılık görülmediğinden davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuştur.

Aynı Daire aynı konudaki 30.11.2021 tarihli ve E. 2021/6136 K. 2021/5816 sayılı Kararıyla bu görüşünü sürdürmüştür.  

Değerlendirme

Danıştay’ın bu içtihat değişikliğine katılmak mümkün değil. Damga vergisi açısından belli bir paradan bahsedilmek için sözleşme imza tarihi itibariyle kesin olarak hesaplanabilen bir tutarın bulunması gerekir. Yani, sözleşme taraflarını borç/alacak altına sokan tutar kesin olarak hesaplanabilmelidir. Sözleşme tarihinde geçerli olan ve hiç bir şekilde faturalamada kullanılmayacak olan birim fiyatlar üzerinden damga vergisi hesaplanması doğru değildir. Mehmet Maç üstad ilgili makalesinde bu konuyu çok güzel ifade ediyor.

Danıştay’ın bu yeni görüşündeki gerekçe kabul edilirse, miktar içerdiği halde birim fiyat içermeyen tüm sözleşmeler için bundan sonra imza tarihi itibariyle geçerli satış fiyatları üzerinden damga vergisi hesaplanması gerektiği iddia edilebilecektir.

Örneğin, yıllık 200 bin ton petrokok alımı için düzenlenen ve teslimatların 3 ayda bir yapılacağı belirtilen bir sözleşmede, imza tarihi itibariyle üzerinde anlaşılan kesin bir birim fiyat bulunmasa ve malların teslim tarihinde geçerli olan satıcı fiyat listesine göre birim fiyatların belirleneceği ifade edilse bile, bu toplam miktarla sözleşmenin imza tarihinde geçerli satış fiyatları dikkate alınarak belli para hesabı yapılması gerekecektir.

Benzer şekilde, otomotiv yedek parçası konusunda distribütör olarak faaliyet gösteren bir şirket ile üretici şirket arasında yapılan sözleşmede, distribütör şirket belli ürünler için yıllık alım miktarı taahhüdünde bulunmuş olsun. Bu sözleşmede herhangi bir birim fiyat bulunmasa dahi, Danıştay’ın yukarıdaki görüşü esas alınırsa üreticinin imza tarihinde geçerli satış fiyatları dikkate alınarak damga vergisi hesaplanacaktır.

Oldukça enflasyonist bir dönemde bulunuyoruz. Ekonomik koşullar, maliyetler ve birim fiyatlar sürekli değişiyor. Bu nedenle, sözleşmeler uzun dönemli yapılamıyor. Yapılan sözleşmelerde ise sabit bir birim fiyatta anlaşılmıyor. Sözleşme tarafları sözleşmelerde genellikle belli bir miktar üzerinde anlaşıp, fiyatlama için belli tarifeleri esas alıyorlar veya birim fiyatları piyasa koşullarına bırakıyorlar. Ortada kesin hesaplanabilir bir tutar bulunmayan böyle durumlarda damga vergisi hesaplanmasını istemek, hem kanun düzenlemesine aykırıdır hem de binbir zorlukla boğuşan işletmelere ek mali külfet demektir.

Umarım Danıştay bu yeni görüşünü kısa sürede terk edip, oldukça isabetli olan eski görüşüne geri döner. Veya benimsediği bu görüşünü sadece doğalgaz alım-satım sözleşmeleriyle sınırlı tutar. Aksi halde bu konu uygulamada haksız vergilendirmelere neden olacağı gibi, çok sayıda ihtilaf da yaratacaktır.

Erdal Güleç

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *