02 Mart 2023, 10:48 tarihinde eklendi

Şirketlerin kendi hisselerini almalarına yönelik şartlar

Şirketlerin kendi hisselerini almalarına yönelik şartlar

Şirketlerin kendi hisselerini iktisap etmeleri halinde uygulanacak stopaj oranının %15’ten %0’a düşürülmesiyle birlikte konu yeniden gündeme geldi. Çok sayıda şirket bir nevi vergisiz kar dağıtımı olanağı sağlayan bu uygulamayı gündemine aldı ve şartlarını değerlendiriyor.


Bu yazımda, genel olarak anonim şirketler açısından bu uygulamanın şartlarından bahsedeceğim. Limited şirketlerin de kendi esas sermaye paylarını belli şartlarla iktisap edebilmeleri mümkün ama gerek anonim şirketlerin yaygınlığı ve gerekse her iki uygulamanın benzer olması nedeniyle yazımdaki açıklamalarımı anonim şirketler özelinde yapacağım. Sonraki bir kaç yazımda da hisse geri alım uygulamasının vergisel sonuçları hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

TTK düzenlemesi

Türk Ticaret Kanununa (TTK) göre, anonim şirketler belli şartlarla kendi hisselerini iktisap edebiliyor. Buna yönelik düzenlemeler TTK’nın 379 ila 389 uncu maddelerinde yer alıyor.

Halka açık şirketlerin kendi paylarını satın almalarına ilişkin olarak ise Sermaye Piyasası Kanunu ve diğer sermaye piyasası mevzuatı uygulanıyor.

Ben bu yazımı sadece halka kapalı şirketleri ilgilendiren TTK düzenlemeleriyle sınırlı tutacağım.

Bir şirketin kendi paylarını iktisap etmesi, şirketin iktisap edeceği payın bedelini pay sahibine ödemesi suretiyle gerçekleşir. Bu işlem için pay devir sözleşmesi düzenlenebilir. İktisap işlemi, şirket ile pay sahipleri arasında meydana gelir (Ayan, s. 196).

TTK’da anonim şirketlerin kendi paylarını edinmesine ilişkin kurallar getirilirken, şirketin sermayesinin iadesinin önlenmesi, alacaklıların korunması ve eşitlik ilkelerine önem verildiği görülüyor (Ayan, s. 193).

TTK’nın 379 uncu maddesine göre, bir anonim şirket kendi payını ivazlı olarak aşağıdaki şartlarla iktisap edebilir:

İktisap edilecek payların üst sınırı

TTK’nın 379 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre, bir şirket kendi paylarının en çok esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmayan miktarını ivazlı olarak iktisap edebilir. İvazsız iktisap edilen paylar için ise bedelleri tamamen ödenmiş olmak kaydıyla herhangi bir üst sınır öngörülmemiştir.

Örneğin, sermayesi 100 milyon TL olaran bir şirket, en çok 10 milyon TL itibari değerdeki hissesini bedelini ödemek suretiyle satın alabilir.

Buradaki %10’luk sınır, bir pay sahibinden alınacak pay oranı değil, şirketin iktisap edebileceği payların itibari değerlerinin toplamının esas veya çıkarılmış sermayeye oranıdır (Ayan, s. 204).

Yasal sınır bu olmakla birlikte, şirketin kendi hisselerini sermaye azaltımı amacıyla iktisap etmesi halinde, TTK’nın 382/1-a maddesi gereğince bu yüzde 10’luk üst sınır uygulanmaz. Diğer bir deyişle, bir şirket sermaye azaltımına yönelik olarak alınan bir genel kurul kararı çerçevesinde %10’luk sınıra tabi olmaksızın kendi hisselerini iktisap edebilir. Bu kapsamda elde edilen hisseler sermaye azaltımıyla itfa olunur (Çapa, s. 56; Ün s. 77; Saydağ, s. 78).

Dolayısıyla, stopaj oranının %0’a düşürülmesinden yararlanmak isteyen şirketlerin sermaye azaltımı amacıyla bu iktisapları gerçekleştirmeleri halinde diğer şartları sağlamak kaydıyla %10 üzerinde kendi paylarını satın alabilmeleri mümkündür.

Genel Kurul Kararı alınması

TTK’nın 379 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bir şirketin kendi paylarını iktisap edebilmesi için öncelikle bu yönde bir genel kurul kararı alınması gerekir. Bu karar olağan veya olağanüstü genel kurul toplantısında alınabilir.

Söz konusu kararda işlemin gerçekleştirilmesi için yönetim kurulunun yetkilendirilmesi gerekir. En çok beş yıl için geçerli olacak bu yetkide, iktisap edilecek payların itibarî değer sayıları belirtilerek toplam itibarî değerleriyle söz konusu edilecek paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir.

Genel kurul kararı olmaksızın yapılan bir iktisap, sonradan genel kurul kararı alınarak geçerli hale getirilemez. Genel kurul kararı ile verilen yetki süresi ve sınırı, ancak yeni bir genel kurul kararı ile azaltılıp arttırılabilir veya ortadan kaldırılabilir.

Bununla birlikte, TTK’nın 381 inci maddesi gereğince bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde, kendi paylarını, genel kurulun yetkilendirmeye ilişkin kararı olmadan da iktisap edebilir.

Payların bu yolla iktisabı halinde yönetim kurulu ilk genel kurulda, (a) iktisabın sebep ve amacı, (b) iktisap edilen payların sayıları, itibari değerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği, (c) bedeli ve ödeme şartları konularında bilgi verir.

İktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra kalan şirket net aktif değeri şartı

TTK’nın 379 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, şirketlerin kendi hisselerinin iktisabındaki bir diğer koşulu düzenliyor.

Söz konusu fıkraya göre, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra kalan şirket net aktifi, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır.

Maddenin gerekçesinde, net aktif şirket sermayesini aşan malvarlığı değeri olarak tarif ediliyor. Muhasebe tekniği açısından bakıldığında, net aktifi şirket özsermayesi (aktif-borçlar) olarak anlamak gerekir.

Buna göre, söz konusu şart formül olarak aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:

Bu resim için metin sağlanmadı

Şirketin esas/çıkarılmış sermayesi ile kanuni yedek akçeler ve ana sözleşme ile öngörülen yedek akçelerden oluşan bölümü bağlı malvarlığını oluşturur. Bağlı malvarlığının kullanılması, pay sahiplerine sermaye iadesi yapılması sonucunu doğurur. Bu nedenle sermayenin bu kısmı harcanamaz. Dolayısıyla, şirketin payını iktisap edebilmesi için serbest malvarlığının bulunması gerekir (Ayan, s. 213).

Maddenin gerekçesinde, “kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçeler” ibaresiyle şirketin iradesiyle ayrılmış bulunan, esas sözleşmesel ve olağanüstü yedek akçeler ile kanunî yedek akçelerin kullanılabilir bölümü ve geçen yıllardan aktarılan kârın kastedildiği belirtiliyor.

Gerekçedeki bu ifade çok anlaşılır olmasa da, serbest malvarlığını kar dağıtımına konu edilebilecek kaynakların toplam tutarı olarak tanımlamak mümkündür. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Geri Alınan Paylar Tebliğinde bu şekilde bir belirleme yapılıyor.

Dolayısıyla bu koşul, şirket tarafından geri alınan payların toplam bedelinin, kâr dağıtımına konu edilebilecek kaynakların toplam tutarını aşamacayağı şeklinde basitçe ifade edilebilir.

Peki buradaki şirket net aktif değeri veya diğer bir deyişle özsermaye hesabı hangi bilanço esas alınarak yapılmalıdır?

Burada son yıllık bilanço, son ara bilanço veya iktisaptan önce çıkarılan ara bilanço gibi ihtimaller söz konusu olabilir. Öğretide şirketin kendi paylarını iktisap edeceği zaman bir ara bilanço hazırlamak zorunda olmadan, yönetim kurulunun iktisap anına göre değerlendirme yaparak pay iktisap edebileceği kabul ediliyor (Ün, s. 69).

Payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması

TTK’nın 379 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, bir şirketin kendi paylarını iktisap edebilmesi için iktisap edilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması şarttır.

Tüm payların karşılığının ödenmiş olması zorunlu olmayıp, sadece iktisap edilecek payların karşılığının ödenmiş olması yeterlidir. Ödeme, hem taahhüt edilen sermaye miktarını hem de varsa payın itibari değerini aşan primini kapsar (Ayan, s. 214).

Pay bedellerinin tamamen ödenmiş olması koşulu, sermayenin korunması ilkesinin bir yansımasıdır (Ayan, s. 214). Böylece, pay bedelleri tamamen ödenmemiş paylar iktisap edildiğinde alacaklı ve borçlu sıfatının şirket tüzel kişiliğinde birleşmesi engellenmiş olunur.

İktisap sonucunda şirketin tek pay sahibi olmaması şartı

TTK’nın 379 uncu maddesinde öngörülmemekle birlikte, şirketlerin kendi paylarının iktisap edilmesine yönelik ayrı bir koşul olarak TTK’nın 338/3 maddesindeki sınırlama ileri sürülebilir.

Bir anonim şirketin kurulabilmesi ve devamlılığını sağlayabilmesi için en az bir pay sahibinin mevcudiyeti şarttır. Payların şirket tarafından tamamının iktisap edilip, tek pay sahibinin şirket tüzel kişiliği olmasına, TTK’nın 338/3 maddesi hükmü izin vermemektedir. Bu maddeye göre, şirket, tek pay sahibi kendisi olacak şekilde kendi paylarını iktisap edemez; ettiremez (Çapa, s. 48).

Böylece daha sonra elden çıkarmak koşuluyla geçici bir süre için olsa dahi, payların tamamının şirketin kendisi tarafından iktisabı mümkün değildir. Ayrıca bu paylar yavru şirket veya üçüncü bir kişi aracılığıyla şirket hesabına da iktisap edilemez (Çapa, s. 48).

%10’luk genel sınırlamaya tabi olan iktisaplar için bu koşulun gerçekleşmesi söz konusu olmaz. Ancak bunun istisnasını oluşturan iktisaplarda (örneğin sermaye azaltımı amacıyla yapılacak geri alımlar için) bu şartın da dikkate alınması gerekir.

Eşit işlem ilkesine uygunluk

Yine TTK’nın 379 uncu maddesinde öngörülmemekle birlikte, TTK’nın temel ilkelerinden olan pay sahipleri arasında eşit işlem tesis edilmesi ilkesi de şirketlerin kendi paylarının iktisabına yönelik şartlar arasında sayabilir diye düşünüyorum.

TTK’nın 357 nci maddesine göre “Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.” Bu hüküm emredici niteliktedir. Eşit işlem ilkesi, eşit durumdaki pay sahiplerine aynı şartlar altında eşit işlem yapılmasını, pay sahipliğinin sağladığı haklar ve yüklediği borçlar açısından pay sahiplerinin arasında ayrım yapılmamasını ifade eder (Saydağ, 56). Ancak buradaki eşitlik mutlak eşitlik anlamında değildir. Somut şartlara uygun haklı, makul ve objektif sebeplerin bulunması halinde, pay sahipleri arasında farklı işlem tesis edilebilir.

TTK’da, şirketlerin kendi paylarını iktisabına ilişkin maddelerde özel olarak düzenlenmiş bir eşitlik ilkesi mevcut bulunmamakla birlikte, anılan hüküm emredici olduğundan, şirketlerin kendi paylarını edinmesi ve elden çıkarmasında eşit işlem ilkesine uyulması gerektiği açıktır (Saydağ, 60).

TTK’nın “batıl kararlar” başlığını taşıyan 391 nci maddesine göre, eşit işlem ilkesine aykırı olan yönetim kurulu kararları batıl sayılır. Bu durumda, şirketin kendi paylarını iktisabına ilişkin olarak yönetim kurulunca eşit işlem ilkesine aykırı bir karar alınması halinde bu karar geçersiz sayılacaktır. Bununla birlikte, öğretide eşit işlem ilkesine aykırılığın yaptırımının iptal edilebilirlik olduğunu belirten görüşler de mevcuttur (Saydağ, 60).

Dolayısıyla, şirketlerin kendi paylarını ivazlı olarak iktisap ederken, eşit işlem ilkesini de dikkate almaları ve bu ilkeye aykırı olarak sadece belli pay sahiplerine avantaj yaratacak şekilde işlem gerçekleştirmekten kaçınmaları gerekir.

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

AYAN, Özge (2013), “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Kararı ile Kendi Paylarını İktisap Etmesi veya Rehin Almasının Koşulları (TTK 379)”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XVII

ÜN, Şeyda Nur (2019), “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketlerin Kendi Paylarını İktisabı”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara

SAYDAĞ, Elifnaz Yaşa (2019), “Anonim Şirketlerin Kendi Paylarını İktisap Etmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul

ÇAPA, Mehmet Sadık (2013), “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Şirketin Kendi Paylarını İktisap Etmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir

Erdal Güleç

 

Tax Partner at BDO Türkiye

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *