07 Ocak 2022, 21:38 tarihinde eklendi

Yeni Vergi Düzenlemesinde Net Ücretli İşçilerin Durumu

Yeni Vergi Düzenlemesinde Net Ücretli İşçilerin Durumu

Vergi Muafiyetinden Kim Faydalanmalı?

 

Vergi Muafiyetinin Net Ücretli İşçiler Açısından Değerlendirilmesi

 

İşçi ve işveren arasında temel anlaşma ya da uyuşmazlık konularından birinin ücret olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. En azından yargılamaya konu olan uyuşmazlıkların ağırlığını ücret konulu dosyaların oluşturduğunu görmekteyiz. Bununla beraber ücretten yapılan kesintiler de ücretin hesabı noktasında büyük öneme sahiptir. Bilindiği üzere tüm işçilik alacaklarından aynı oran ve kalemlerde kesinti yapılmamaktadır. Alacağın niteliği farklılaştıkça yapılan kesintilerde değişmektedir. Ortaya ihtilaflı durumların çıkmaması için hesaplamaların mevzuata uygun bir şekilde ve büyük bir özenle yapılması gerekmektedir.

Teknolojinin gelişmesi ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile beraber işyerlerinde de buna uygun bir şekilde dönüşüme gidilmiştir. İşçilerin puantaj kayıtları belirli sistem/programlarda tutulmakta ve bu veriler bordro programlarına aktarılmak suretiyle işçilerin hak edişleri hesaplanmaktadır. Ancak kullanılan bordro programlarının parametrelerinin ve işleyişlerinin doğru çalışıp çalışmadığı ve verilerin güncel olup olmadığı çoğu zaman kontrol edilmemektedir. Bunların yanı sıra programlar güncel ve doğru çalışsa dahi veri girişi sırasında oluşabilecek çeşitli hatalar çıkan sonuçları da etkilemektedir. Uygulamada karşılaşğımız en büyük eksiklik ise bu hesaplamaların tamamının olmasa dahi örnekleme yöntemiyle seçilen bir bölümünün manuel olarak sağlamasının yapılmamasıdır.

Malumunuz yasal mevzuatta hızlı ve köklü denebilecek değişiklikler meydana gelmekte ve söz konusu bu işlemlerin takibi ve kontrolü oldukça zor bir duruma girmektedir. Son olarak 2022 yılında geçerli olacak asgari ücretin açıklanması ve getirilen vergi muafiyeti birçok kafa karışıklığını da beraberinde getirmiştir.

Asgari ücret açıklamasına müteakip getirilen düzenleme ile hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt

 

tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan tutarına isabet eden ücretlerinin gelir ve damga vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir. Bununla beraber asgari ücret üzerinde kazanç elde eden işçilerin ve memurların ise ücretlerinde, asgari ücretlinin istisna tutarı kadar vergi istisnasından yararlanması gerekmektedir. Zannediyorum, Gelir İdarisi Başkanlığı tarafından yayımlanacak olan tebliğ uygulamaya yönelik kafa karışıklıklarını giderecektir. Ancak İş Hukuku açısından bazı sorunların çözümü ne yazık ki kolay görünmemektedir.

 

Ücretin Belirlenmesi

 

 

Bilindiği üzere işveren, işçiye iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde  ise, asgari ücretten az olmamak üzere ücret ödemesi yapmak zorundadır. (6098/401, 4857/39, Asgari Ücret Yönetmeliği/12) .

Ancak asgari ücretin altında kalmamak koşuluyla işverenin hangi oran ve dönemlerde işçinin ücretini düzenleyeceğine ilişkin kanuni bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu husus iş sözleşmelerinde ve yahut toplu iş sözleşmelerinde kararlaştırılabilmektedir. Sözleşmede ücret artırımına ilişkin bir hüküm olmadığı koşulda ise işveren, ahlak ve iyi niyet kurullarına uygun, eşitlik ilkesi çerçevesinde bir ücret belirlemek ile yükümlüdür.

Yeni düzenleme ile asgari ücret alan işçilerin yeni dönem ücretleri zaten belirlenmiş durumdadır. Ancak asgari ücret üzerinde ücret alan ve net ücret üzerinden anlaşş olan işçilerin, ücretlerini belirlemek konusunda kafa karışıklıkları olduğu görülmektedir. Bundan dolayı mevcut yasal düzenlemeler ve yargı kararları ile konuya dair kişisel fikirlerimi kaleme alma ihtiyacı duydum.

 

Örnek :

 

 

A isimli işçi çalışması karşılığı işvereni ile 10.000 TL Net Ücret ile anlaşş olsun ve yeni dönemde zam yapılmasın.

 

Seçenek 1 : A isimli işçinin aldığı net ücret 10.000 TL karşılığında 2021 yılında geçerli olan düzenleme ile ilgili işçinin brüt ücreti 13.987,77 TL’dir. (GVM ilk dilim)

 

Net Ücret: 10.000 TL Brüt Ücret: 13.987.77 TL

Yeni dönem Net Ücreti: 10.000 TL Yeni Dönem Brüt Ücreti : 13.042,21 TL İşveren Maliyeti : 15.976,70 TL

 

Yani işçinin ücretinin aynı kalması için 945,56  TL  brüt  ücretinden indirmek zorunda kalmaktayız.

 

Seçenek 2 : A isimli işçinin aldığı net ücret 10.000 TL karşılığında 2021 yılında geçerli olan düzenleme ile ilgili işçinin brüt ücreti 13.987,77 TL’dir. (GVM ilk dilim)

 

Net Ücret : 10.000 TL Brüt Ücret : 13.987,77 TL

Yeni dönem Net Ücreti: 10.675,99 TL Yeni Dönem Brüt Ücreti : 13.987,77 TL İşveren Maliyeti : 17.135,02 TL

 

Özetle, yeni dönemde getirilen vergi muafiyetini, işçi lehine değerlendirilmek suretiyle brüt ücretinden indirim yapmadan net ücreti hesaplamaktayız.

Yukarıda yer alan hesaplamalarda da görüldüğü üzere söz konusu vergi muafiyetinin işçi lehine mi yoksa işveren lehine mi değerlendirileceği ayrımı A isimli işçinin net ücretinde 675,99 TL fark yaratmaktadır.

 

Vergi Usul Kanunu Açısından: Sorumlu ve Mükellefiyet

 

 

Yöntemsel olarak olay karmaşık hale geldiğinde en temele dönmekte fayda vardır. Burada da Vergi Usul Kanununda yer alan temel tanımlara bakmak gerekmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8.maddesinde;

“Mükellef: Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir.

Vergi sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.”

şeklinde tanımlanmaktadır.

Somut olay mezkûr mevzuat açısından düşünüldüğünde vergi sorumlusu sıfatını taşıyan işveren, işçiye ödeyeceği ücretten devlete ait gelir vergisini kesmekte ve bu kesintiyi devlete yine kendisinin verdiği bir muhtasar beyanname ile ödemektedir. Görüldüğü üzere devletle ücretli işçi arasındaki ilişkide işverenin rolü, işçiye ait ücretten kesilen verginin devlete aktarılması işindeki bir aracılıktan ibarettir. Bu ilişkide işçi gelir vergisi mükellefi, işveren ise bu verginin beyanı ve tahsili ile görevli vergi sorumlusudur.

Aynı zamanda Kanunun Vergi kesenlerin sorumluluğu başlıklı 11.maddesinde “Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların

 

ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz.” denilmektedir.

Söz konusu maddeden de anlaşılacağı üzere kanun, vergi kesen hakkında belirli sorumluluklar getirmiş olsa dahi bu ona mükellef sıfatı kazandırmamaktadır. İşverenler yalnızca işçilerin ücretlerinden kesilecek vergilerin, zamanında kesilmemesinden, yatırılmamasından, eksik kesilmesinden veya eksik ödenmesinden sorumludur.

Kısacası İşçi-İşveren ilişkisi çerçevesinde, vergi sorumlusunun işçiden kesilen gelir vergisi üzerinde hiçbir “hak sahipliği” bulunmamakta, sadece kesilen bu tutarı doğru bir biçimde beyan ve vergi dairesi veznesine intikal ettirme görevi bulunmaktadır.

Anayasa’nın 73. maddesinin 3. bendinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. İncelenen kanun maddelerinde sorumluluk ve mükellefiyet kavramları açık bir şekilde tanımlanmıştır. Bu açıdan örneğimizde vergi muafiyetinin işveren lehine değerlendirilmemesi gerektiği ortadadır. Ücretten kesilecek verginin, yukarıda ayrıntılı bir biçimde ifade edildiği üzere, mükellefi işçi olduğundan, kanundaki koşulların gerçekleşmesi halinde muafiyetten de işçinin yararlanması gerekmektedir.

 

Sonuç: Ne yapmalı?

 

 

Yukarıda yer alan mezkûr kanun maddeleri ve değerlendirmeler neticesinde, getirilen yeni düzenlemenin işveren açısından işçilik maliyetlerinde sağladığı fayda zaten ortadır. Ayrıca söz konusu düzenlemenin bütünüyle işveren lehine kullanılmasının maddi zemini de bulunmamaktadır.

Bu sebepten dolayı ilgili muafiyet tutarının işçi lehine kullanılması, yani 2 numaralı seçeneğin uygulanması gerektiğini değerlendirmekteyim.

 

Eğer tek başına işverenler açısında böyle bir destek sağlanacak olsaydı birçok farklı yol tercih edilmek suretiyle işlem tahsis etmek/düzenleme getirmek mümkündü. Ancak hem düzenlemeler hem açıklamalar ele alındığında en başından itibaren söz konusu desteğin asgari ücretli işçiye ve bunun bir yansıması olarak işverene sağladığı faydaya vurgu yapıldı. Söylemek gerekir ki; bu konuya ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığından Tebliğ beklemeye de gerek yoktur. Konu zaten kanunlaştırılmış ve mükellefe muafiyet getirildiği noktası açıktır. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı’nın da böyle bir başğa değinmekten kaçınacağını düşünmekteyim.

Sonuç olarak işçinin net ücret ya da brüt ücret alması noktasında işçinin mükellefiyet sorumluluğu açısından bir değişiklik bulunmamaktadır. Yapılan düzenlemeler neticesinde muafiyetten mükellefin faydalanması gerektiği açıktır. Bu açıdan eksik ücret ödemesinin yaratacağı riskler göz önünde bulundurularak işlem tahsis edilmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Eksik Ücret Ödemesi Sonucunda

  • İlgili işçi eksik ödenen ücretini ve faizini talep edebilecektir.
  • İlgili işçi İş Kanunundan gelen çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilecektir.
  • İlgili işçi iş sözleşmesinden doğan haklarının sağlanmadığı gerekçesiyle iş akdini feshedebilecektir.
  • İlgili işveren eksik ücret ödemesi sebebiyle idari para cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir.
  • İşçilik ücretini SGK’ya eksik bildiren işverenler hakkında, eksik bildirim yapılan her ay için idari para cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir.

 

  • İlgili işçinin ücretini eksik beyan eden  işveren,  tutmakla  yükümlü olduğu defterleri de eksik ücret üzerinden düzenleyecektir. İşçilikle ilgili giderlerin defterlere işlenmemiş olması sebebiyle idari para cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir.
  • İlgili işverenin aldığı asgari ücret teşviklerini faiziyle  beraber  geri ödemek zorunda kalabilecektir.
  • İlgili işveren söz konusu bildirimleri ek bildirge  vermek  suretiyle yapacak ve süresinde verilmeyen ek bildirgeler için gecikme zammı ve idari para cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir.

Anıl Çevik 

Yararlanılan Kaynaklar:

 

  • İşçi Alacakları Açısından Gelir Vergisi Ve Yasal Kesintiler ( Yrd. Doç. Dr. Ali Ekin, Arş. Gör. K. Melis Topçu)
  • İşçi Ücretlerinin Ödenmemesinin Hukuki  Sonuçları (Prof. Dr.  Sarper

Süzek)

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi     2015/6509 E. 2018/486 K. 17.01.2018 Tarihli Kararı

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *